Risale-i Nur sadeleştirildi

Risale-i Nur KülliyatıBir kesim “Osmanlıca yazılan Risale-i Nur’u artık herkes anlayacak” derken, bir kesim de “Aslı bozulacak” endişesiyle karşı çıktı.

Geçtiğimiz hafta basılan bir kitap, Nur Cemaati içinde büyük tartışma çıkardı. Ufuk Yayınları’ndan çıkan kitap, Bediüzzaman Said Nursi’nin Risale-i Nur Külliyatı’ndaki ana kitaplardan sayılan Lem’alar’dı. Kitabın özelliği ise sadeleştirilip bugünkü Türkçe’ye çevrilmiş olması. Ağır Osmanlıca kaleme alınan Risale-i Nur Külliyatı’nın sadeleştirilmesini Nur Cemaati içinde olumlu bulanların sayısı bir hayli fazla. Ancak sadeleştirmeye şiddetle karşı çıkanlar da var.

İşte görüşler:

‘KİMSE ANLAMIYOR’

Onur Atalay (Ufuk Yayınları Yayın Yönetmeni): Lem’alar, Bediüzzaman Said Nursi’nin 4 ana kitabından biri. Diğerleri Sözler, Mektubat ve Şualar. Bu dört kitap ve diğer eserlerin tümüne Risale-i Nur Külliyatı deniyor. Bu külliyat 1920 ve 30’larda, çok azı da 1940’larda ağır Osmanlıca diliyle yazıldı. Külliyat, Bediüzzaman Said Nursi’nin kaleminden çıktığı şek – liy le ya zıl dı. Halk oku – sun, an la sın; ima ni so ru – la ra ya nıt bu la bil sin di ye. Ama bu gü nün Tür ki – ye ’sin de ya zı lan la rı kim – se an la mı yor. Biz de İs la – mi dü şün ce yi me rak eden ler Ri sa le-i Nur Külliyatı’yla buluşsun, oku duk la – rı nı da an la sın di ye sadeleştirme projesini hayata geçirdik.

‘SADELEŞTİRMEYE İHTİYAÇ VARDI’

Seyit Erkal (Kaynak Yayın Grubu Yayın Yönetmeni-Tespitler Işığında Bediüzzaman ve Risale-i Nur kitabının yazarı): Sadeleştirme dini bir mesele olmaktan çok dile dair bir mesele. Yapılabilir ya da yapılamaz diye bir tartışmayı doğru bulmuyorum, çünkü bütün metinler sadeleştirilebilir. Asıl soru, Risale-i Nur Külliyatı’nın sadeleştirmeye ihtiyacı olup olmadığıdır. Böyle bir sadeleştirmeye ihtiyaç vardı. Çünkü insanlar anlayamıyor.

‘SADELEŞTİRMEYE NE GEREK VARDI’

Mehmet Kutlular (Yeni Asya Gazetesi İmtiyaz Sahibi-Nur Cemaati’nin önde gelen isimlerinden): Risale-i Nur Külliyatı’nın sadeleştirilmesine karşıyız, çünkü külliyatın buna ihtiyacı yok. Biz de bastığımızda sayfanın altına lügat koyduk. Okuyan anlayamadığı bir kelimeyle karşılaştığında kafasını bir santim eğince, o kelimenin manasını okuyor. Durum böyleyken sadeleştirmeye ne gerek var? Risale-i Nur sadeleştirildiğinde özelliğini kaybeder.

Metin Karabaşoğlu (4 ciltlik Risale Okumaları kitabının yazarı): Risalelerin sadeleştirilmesiyle ilgili yıllar öncesine dayalı bazı çabalar oldu. Ancak risalelerin sadeleştirilmesinden yanadeğilim. Bir metin sadeleştiği zaman artık o asıl metin gibi değildir.

Bediüzzaman’ın hayatta olan 8 talebesinin yaptığı açıklamada eserlerin bu şekilde yayınlanması “tahrifat” olarak nitelendi.

Açıklama, Risale-i Nur Külliyatından “Lem’alar” adlı eserin Ufuk Yayınları tarafından “sadeleştirilerek” yayınlanması üzerine kaleme alındı.

Bediüzzaman Said Nursî’nin talebelerinden Mustafa Sungur, Abdullah Yeğin, Ahmet Aytimur, Said Özdemir, Salih Özcan, Hüsnü Bayram, Abdülkadir Badıllı ve Mehmet Fırıncı tarafından imzalanan bildiride, bu durum, eserin “üslûbuna müdahale” olarak nitelendirilirdi.

Risale-i Nur sadeleştirildi” üzerine 80 yorum

  1. Mehmet Kutlulara Katilmiyorum.
    Bende gencken iki kucuk cep kitap aldim,ve halen duruyor kitaplikda,,bir kac kere okumaya denedim,kafam agridi anlayamadim ve birakdim.Sadelesmesi diyenler cok kucuk bencil kafali dusunuyorlar.Milletin kalkipda osmanlici ogrenece hali yok, Isteyen eski lugatda okur ve istyen anlayarak yeni lugatda okur bu kadar basit.

    • milletin kalkıpta osmanlıca üğrenmeye zaten merağı yok.kaldı ki risaleyi anlamak için de illede osmanlıca öğrenmen gerekmiyor.içerisinde yeterince öz türkçe(osmanlıca)mevcut.bugün biz ilaç prospektüslerini(yazarken bile zorlandım)niye sadeleştirmeye çalışmıyoruz.tıp ilmini okuyan şahıslar niçin o dahilerin o lugatlerini anlamasalar da öğrenmeye çalışıyorlar?.risalei nur da işte böyle büyük bir ilim. onu anlamak için de, ya sen onunla uğraşıp sadeleştireceksin ya da kafanı biraz genişletip onun seviyesine yükselteceksin.formül bu kadar basit.bugün bu kadar insan onu okuyup anlayabiliyorsa en azından anlamaya çaba sarfediyorsa demekki o kadar anlaşılmayacak birşey değilmiş..yeterki biz anlamaya gayret edelim .aslını da bozmayalım.

      • Risale-i Nura değil KURANI KERİMİ ANLAMAYA kafa yorun. Bırakın sadeleşsinde herkes anlasın. Tabi o zaman bazının tekelinden çıkacak değil mi?

    • Efendi Efendi! Namaz kılmayan haindir, hainin hükmü merduddur!
      Üstad hazretlerine kulak veriyorsunuz değil mi bu cümlede, o geliyor değil mi aklınıza, Mustafa Kemal ile münakaşaları geliyor değil mi hatıranıza. Bu münakaşalar, kavgalar, patırtılar kütürtüler ne içindi? İslamı muhafaza değil miydi? Orijinalini korumak varken, aslını bozmamak varken, orijinalinden ilham almak varken, “O’na giden kainattaki zerreler adedince yol varken”, ve dahası yazarının rızası yokken bu niyet neye?
      Dinleyiniz! Üstad ne demiş: Ben bile bir kelimesini değiştirmeye iktidarım bulunmuyor. 1948’de ağabeylerden birisi Üstada bu teklifi sunuyor ve Aziz Üstad’ım onu kırmayarak! şu cevabı veriyor: O zaman altına kendi ismini yaz kardeşim!
      Anlamıyorsanız lütfen gidiniz mutlu yayınlarından çıkan kitapları alınız. eğer daha da anlamıyorsanız bir türkçe öğretmenini görün efendi!

    • Mehmet Kutlular’a katılma fakat orada 8 tane Risale-i Nur’un Üstadı görmüş talebesi var. Bu 8 hayatlarını bu nura vakfetmisler. onlarada mı katılmıyorsun.

  2. ”Nur Külliyatı, her seviyeden insana anlatılmaya müsaittir. Bu bakımdan bu eserler de günümüz insanının üslûbuna uygun olarak, dili çok iyi bilen bir Nur talebesi tarafından aslı korunmakla beraber önce sadeleştirilmeli, sonra da bütün dünya dillerine çevrilmelidir. Ama bu yapılırken öz, ruh, muhteva mutlaka korunmalı ve orijini muhafaza edilmelidir.”(Gülen,M.Fethullah;Fikir Atlası,Nil Yayınları,İstanbul,2011)

    • Hoca, risaleleri yazan veya yazımı esnasında Üstadımızın yanında bulunmamıştır. Dolayısıyla Risale-i Nur hakkında kanımca bu yorumu yapma hakkına sahip değildir. Risale-i Nur hakkında yorum yapması için en azından bir Bayram abi veya Sungur abi kadar yanında kalmış olmalı ve ondan ders almalıydı. Tam 16 sene önce abiler toplanıp bu sözünü bizzat gidip kendine sordular. Hoca bu söz ona sorulduğunda ona karşı herhangi bir cevap verilmediğini o zaman kendisine gidip soran bütün abiler tasdik ediyorlar.

      • kardeş sende risaleler sanki senin malınmış gibi konuşuyosun. risaleler miri dir artık. herkes istediği şekilde istifade eder. orjinali ortada. isteyen istediğinden okur. o zaman diğer dillere de çevirmeyin. bu mantığa göre k. kerimin de meali olmamalı. bunu yzan arkadaş arapçasından kuranı okuyup analayabilip anlatabiliyormu acaba merak ettim doğrusu.

      • sen önce o kardaş mardaş üslubunu bırakta osade[LEŞ]tirilmiş dediğiniz saf satayı kendi adınızla çıkarın

    • bütün dünya dillerine çevir ama yinede orjinaline ihtiyacın olacaktır dünya dilleri dediğin kendi lisanını konuşur senin türkçe dediğin kendi aramızda dahi anlaşamadığımız bir lisanı değil

  3. Lisan yapisi ve kelime mana zenginlikleri acisindan sanli ecdadimiz Osmanli’nin lugati, gunumuz’un MODERN(!) Turkcesinden misli misli daha donanimli, mantiga uygun ve siirsel ruha sahip melodik ahenk ihtiva eder. Guncel ve yozlasmis Agop Dilacar Turkcesi, Risale-i Nur Kullliyati’ni gerektigi gibi aciklayamaz, vermek istedigi mesajlari ve sistematigini insanlara anlatamaz.

    T.

  4. Risale-i Nur, bir kaynaktır. Kaynaktan istifâde edilir. Kaynak üzerinde oynama yapılmaz. Her insan kendi kovası nisbetinde o kaynaktan alacağını alır. Kiminin kovası yalnız kendi ihtiyacını karşılar, kiminin kovası geniştir, kendi ihtiyacını karşıladığı gibi başkaları da bu kovadan istifade eder. Kimisi de kaynaktan aldığını işler, yoğurur insanların hizmetine sunar. “Ve İnsan Aldandı” olarak karşınıza çıkar veya “Beşinci Boyut” olur, “Sonsuz Nur” olur. Öyle veya böyle herkes bu kaynaktan istifade eder. Kimisinin de nasibi yoktur, dilinin ağırlığını öne sürer ve uzak durmayı tercih eder. Kimisi de talihlidir, tembellik edip okumasa bile, okuyup istifade edenlerden nasibini alır. Bırakın kaynak olduğu gibi kalsın. Kaynağı bulandırmanın emin olun faydası olmayacaktır. Belki zararı bile dokunacaktır. Risale-i Nur’u sadeleştirmekten çok onun neden bu şekilde yazıldığının hikmetlerini düşünmek, bulmak ve insanlara bu hikmetleri anlatmak çok daha faydalı olacaktır.
    Mustafa ALTUN

    • Bu kadar insan okuyup anlayabiliyorsa, demek ki anlaşılmayan eserler değil. “Anlaşılmıyor” diyenler zaten onu “anlaşılmaz” hale getirdiler…Sanki sadeleştirilince anlayacaklar ve mesele tamam olacak. Heyhat! Risale gibi yüksek bir keyfiyette yazılan eseri bir kere okumakla anlayabileceğini zanneden ancak kendini kandırır.

  5. sünuhat eseri, ilham-ı ilahi ile yazdırılan bu eserleri üstad hazretleri hayatta iken kendisi bile yazıldıktan sonra değiştir-e-mediği halde; buna cür’et ve cesaret edenler bugün arkalarında kimi buluyor ve yarin karşılarında kimi görecekler…bin düşün bir adam at…

  6. Risaleler asla Kur’an değildir. Anlaşılması için en sade, en iyi ve kaliteden ödün vermeyen, aslını bozmadan aktarabilecek kimler varsa o kişiler tarafından yeniden yayınlanmalıdır.

    • Size tavsiyem, anlaşılması için tembelliği bırakıp bir kaç kelime daha öğrenmenizdir. Aslını bozmadan demişsiniz. O zaman aslına kimse dokunmaz.

      • Risale-i Nura değil KURANI KERİMİ ANLAMAYA kafa yorun. Bırakın sadeleşsinde herkes anlasın. Tabi o zaman bazının tekelinden çıkacak değil mi? …

  7. Ufuk Yayınları’ndan sadeleştirme açıklaması

    Bizi cesaretlendiren bir diğer konu, öteden beri Kur’an-ı Kerim’in tercümelerinin yapılıyor olması ve bu tercümelerin, orijinal metin olmadan da basılabiliyor olmasıdır. Kur’an’ın ne tercümesi ne de orijinal metinsiz haliyle basılmasına herhangi bir tepki gösterilmediği yerde Risalelerin de anlaşılır bir dille yeniden ifade edilmesi elbette makul karşılanabilir.

    • Rabbimizin Kelamı olan Kuran-ı Kerim Arapça elbette Kelam-ı ilahi arapçaya tercüme edilmez zaten Arapça.
      Risale-i Nur Halis Türçe bir eser bizim günlük hayatta kullandığımız Türkçeyi bozmuşlar ve halen daha bozuyorlar .Sizde bu bozulmaya sadeleştirmekle yardım ediyorsunuz. Mahşer meydanında bunun hesabını verebilir siniz insaallah.Allah yardımcınız olsun

  8. Sadeleştirmerme de atlanılan bir konu var. Bu kitapları yazan said nursi hazretlerinin orjinal metni mutlaka muhafaza edilmeli. sadeleştiren kişiler müellifi ve risale-i nur külliyatı nı kapakta kullanmamalı. Örneğin Lem’aların sadeleştirilmiş hali – sadeleştiren A.. K… gibi olmalı. İsteyen bunu isteyen orjinalini okusa tartışma ortadan kalkar. Şu kesinki aslındaki feyiz ve istifade sadeşeltirmede olmaz çunkü müellifinin manevi himmeti aslında olur.

  9. Risale i nurun sadeleştirilmesine bu kadar ağabey karşı çıkarken bazılarının desteklemesi düşündürücüdür,yukarıda bir arkadaşimiz yazmış risale kuran değildirdir diye evet risale kuran değildir kuran ı kerim sadeleştirilsede 1 noktası dahi değiştirelemeyecektir ama risale kuran olmadığı için sadeleştirirken bazı kelimelerin tam olarak karşılamadığı gerekçesiyle yan anlammış gibi gözüken ama aslında o kelimeyi tam olarak karşılamayıp cümlenin anlamını değiştirecektir,yukarıda bir arkadaşımız yazmış gene sadeleştirmeye karşı olanlar bencil kafalıymış bu kadar ağabey bencil kafalı değildir onlar sadece sadeleştirme amacıyla orjinal metinlerle ufak tefekte olsa oynanacağını biliyorlar çünkü onların kalp gözleri açıktır ama kalp gözünü bırak normal gözü bile açık olmayana nasıl anlatacaksın bunu ben anlamıyorumla bu işin içinden çıkılıyor tabi anlamassın bu ülkede bir gecede harf inkilabı oldu tabi anlamassın beyfendi kalkınacağız diye harf inkilabı yapıldı şimdi napılıyor artık risale i nur anlaşılamıyor bunu sadeleştirelim de anlaşılsın diyorlar yazıklar olsun size sahte nurcular ( mazlum bir millet kan ağlarken israilin tarafını tutanlar bide biz oraya hizmet yapıyoruz diyip israilin hedefleri için 3 milyon dolar yardım yapanlar oraya gerçek yardım yapanları ise katil larak ilan edenlere bu sözlerim)!!!

  10. Bediüzzaman Said Nursi’yi gerçekten anlayamayanlar maalesef kendi içimizdekiler. Üstad Tarihçe-i Hayat Eserinde Sebilürreşad gazetesi sahibi ve başyazarı Eşref Edip Bey’e 1952’de verdiği mülâkatta “Şimdi tehlike içeriden geliyor. Kurt, gövdenin içine girdi. Şimdi, mukavemet güçleşti” diyor ve şunu ekliyordu:­ “Korkarım ki, cemiyetin bünyesi buna dayanamaz. Çünkü düşmanı sezmez. Can damarını koparan, kanını içen en büyük hasmını dost zanneder. Cemiyetin basiret gözü böyle körleşirse, iman kalesi tehlikededir. İşte benim ızdırabım, yegâne ızdırabım budur.” der. Şunu net olarak görmeliyiz ki, bu ızdırabı Üstadları gibi çekenler gerçek nur talebeleri ve nur hizmetkârları. Eğer bu icraatı yapanlar gerçekten nurcu olsalardı, Üstadlarına ızdırab çektirmezler, asla bu kısa boylu çocuk oyunlarına kalkışmazlardı. Böyle komik gerekçeler ve dayanaklarla Risale-i Nur Eserlerine saygısızlık yapamazlardı. Eğer bu icraatlarının gerekçelerini kaynak olarak Eserlerin sahibi Bediüzzaman Said Nursi ve Eserleri Risale-i Nur’a dayandırabilselerdi, nur cemiyeti tepki vermez, takdir ile savunurlardı. Tarih bunun ispatıdır. İman hizmetlerinde yegâne temel ihlâs düsturlarıdır ki eğer yayıncı arkadaşlar maddi ve ticari veya bazı şahısların özel istekleri gibi dünyevi emeller uğruna değil de kendileri Risale-i Nur’ları ihlâsla okusalardı bu teşebbüse asla ve kat’a kalkışamayacak ve zarar vereceklerini göre-bile-ceklerdi. Eğer ki ihlâslılarsa, Bediüzzaman’a ve Eselerine saygıları var ve Nurlara zarar vereceklerini görebiliyorlarsa, bunlar yoksa da en basiti vicdanları varsa “yazdıkları kitaplarda Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri’nin ve Lemalar Eserinin ve Risale-i Nur Eserlerinin adlarını menfaatlerine karıştırmadan kendi yayınevleri ve şahsi isimleri adı altında Rİsale-i Nur’lar ile yaptıkları araştırma ve çalışmalar olduğu” şeklinde toparlayarak yollarına devam etmelerini şiddetle ve defaatle öneririm. Akıbeti hayr ola…

    • Risale-i Nur’un sadeleştirilmesi çalışmaları Bediüzzaman Said Nursi’nin talebeleri tarafından tepkiyle karşılandı.

      Bediüzzaman’ın hayatta olan 8 talebesinin yaptığı açıklamada eserlerin bu şekilde yayınlanması “tahrifat” olarak nitelendi.

      Açıklama, Risale-i Nur Külliyatından “Lem’alar” adlı eserin Ufuk Yayınları tarafından “sadeleştirilerek” yayınlanması üzerine kaleme alındı. Söz konusu kitapta, orijinal eserin bir kısım kelimeleri sadeleştiriliyor. Bu arada, bazı cümleler de, kelimelerine dokunulmadan değiştirilmiş bulunuyor. Meselâ “İnsan zanneder mi ki başıboş kalacak?” cümlesi, “İnsan başıboş kalacağını mı zannediyor?” halini alıyor.

      Bediüzzaman Said Nursî’nin talebelerinden Mustafa Sungur, Hüsnü Bayram, Abdullah Yeğin, Said Özdemir, Ahmet Aytimur, Salih Özcan, Abdülkadir Badıllı ve Mehmet Fırıncı tarafından imzalanan bildiride, bu durum, eserin “üslûbuna müdahale” olarak nitelendirilirdi.

      Risale-i Nur’un anlaşılmadığı yönündeki iddialarla ilgili olarak ise, Bediüzzaman’ın talebeleri, halen bu eserleri bir düzineden fazla yayınevinin basıp dağıtmakta olduğunu hatırlatarak “Dünyada başka hiçbir eserin mazhar olmadığı böyle bir rağbete Risale-i Nur’u eriştiren şey, onun anlaşılmaz oluşu mudur?” diye soruyorlar.
      Bildirinin son kısmında ise, yayınevinin bu teşebbüsünün “Risale-i Nur’a, Müellifine ve talebelerine karşı alenen ve fütursuzca meydan okumak” mânâsına geldiği belirtiliyor ve “Bu eserleri hedef alan her türlü tahrifat teşebbüslerine karşı, biz, Üstadımız tarafımızdan omuzumuza yüklenmiş bulunan vazifeyi, kimsenin hatırına bakmadan ve zerre kadar tereddüt göstermeden yerine getireceğiz” deniyor.

      Bediüzzaman’ın hayatta olan talebeleri tarafından yayınlanan bildiri aynen şöyle:

      Risale-i Nur’un sadeleştirilmesi adı altında girişilen tahrifat teşebbüslerinin son olarak “sadeleştirilmiş Lem’alar” şeklinde almış olduğu merhaleler üzerine, Risale-i Nur Müellifi Bediüzzaman Said Nursî Hazretlerinin talebeleri olarak aşağıdaki hususları umumî efkâra duyurmayı vazife biliyoruz:

      1.Aziz Üstadımız hayatta iken de Risale-i Nur’un dili üzerinde bazı tasarruflar yapılması istikametinde teklif ve teşebbüsler olmuş; fakat Üstadımız Risalelerin lisanıyla oynamaya ve onu değiştirmeye hiçbir surette izin vermemiş, bu tür teklif ve teşebbüsleri kat’î bir surette reddetmiştir. Bu husus bütün Nur talebeleri tarafından gayet iyi bilinen bir hakikattir. Daha evvelki açıklamalarımızda bu hususla alâkalı olarak kâfi miktarda misal zikrettiğimizden, geçmiş beyanlarımızla iktifa ediyoruz. Arzu edenler, bu hususta, 1990 yılında neşrettiğimiz uzun mektuba müracaat edebilirler.

      2. Bizzat Üstad Hazretlerinin dersinde ve hizmetinde bulunan, onun tarafından neşriyat hizmetleriyle vazifelendirilen ve kendisinin dâr-ı bekaya irtihalinden sonra da Nur’un her türlü hizmetinin mes’uliyetini bizzat Üstadın vasiyetiyle üstlenmiş bulunan talebeleri olarak bizler de, aramızda hiçbir ihtilâf olmaksızın, tam bir ittifak ve icmâ’ ile, Üstadımızın bu husustaki hassasiyetine her ne pahasına olursa olsun riayet edilmesi gerektiğine inanıyor ve bu husustaki azmimizi ifade ediyoruz.

      3.Herhangi bir edip veya sanatkârın sıradan bir eseri üzerinde dahi sahibinin rızası hilâfına tasarrufta bulunmak en büyük bir saygısızlık telâkki edilirken, insanlık âlemine Risale-i Nur Külliyatı gibi, ihtivâ ettiği hakikatler kadar fevkalâde üslûbuyla da mümtaz bir eseri armağan etmiş bulunan Bediüzzaman Hazretleri gibi bir müfessir, müceddid ve mütefekkirin eserleri üzerinde kalem oynatmak ne mânâya gelir, kıyas edilsin!

      4.Şimdiye kadar sadeleştirme adı altında yapılan teşebbüslerin nasıl netice verdiği meydandadır. Bunun en son nümunesinde ise, sadece kelimeleri değiştirilmekle kalmamış, bir de Üstadın cümlelerine, ifade ve üslûbuna da müdahale edilmiş ve bunun neticesinde, ortaya, ruhu çekilmiş bir ceset mesabesinde, donuk, cansız, zevksiz bir metin çıkmıştır. Mehmed Akif gibi büyük bir edip ve şaire “Victor Hugo’lar, Shakespeare’ler onun ancak talebesi olabilir” dedirten Bediüzzaman gibi bir zâtın metinleri üzerinde böyle fütursuzca kalem oynatan kimselerin bu densizliklerini hayret ve ibretle seyrediyor ve bu cür’eti nereden ve kimlerden aldıklarını merak ediyoruz.

      5.Bu çeşit teşebbüslere bahane teşkil eden “Risale-i Nur’ların anlaşılmadığı” iddiasını kabul etmek de mümkün değildir. Eğer bu iddia doğru olsaydı, Risale-i Nur’lar, telifinden bu yana bir asra yakın bir zaman geçmiş olmasına rağmen, hâlâ bu kadar çok satılmaya ve milyonlarca insan tarafından tekrar tekrar okunmaya devam etmezdi. Halbuki bugün kimi yetkili, kimi de yetkisiz olarak en az bir düzine yayınevi Risale-i Nur’ları neşretmeye devam etmektedir. Dünyada başka hiçbir eserin mazhar olmadığı böyle bir rağbete Risale-i Nur’u eriştiren şey, onun anlaşılmaz oluşu mudur?

      6.Risale-i Nur’un diline en uzak zannedilen gençlik arasında ise, bu eserlere karşı iştiyak her geçen gün artmakta, yurdun dört bir tarafında orta öğrenim ve üniversite gençlerinden niceleri kendilerini Nurların kucağına atmaktadırlar. Onlar bir yandan Risale-i Nur’u daha iyi anlamak için onun harikulâde lisanına vâkıf olmaya çalışırken, bir yandan da Risaleleri tercümelerinden tanıyan başka milletlere mensup insanlardan birçoğu, bu eserleri orijinal diliyle okumak için Türkçe öğrenmektedir.

      7.Bugün konuşulan dil ile Risale-i Nur’un dili arasında bir mesafe olduğu muhakkaktır. Ancak buna sebep Risale-i Nur’un dilinin ağırlığı olmadığı gibi, bunun çaresi de Risale-i Nur’u bugün konuşulan dilin seviyesine indirmek değildir. Çünkü Risale-i Nur, bir asra yakın zamandan beri vicdan-ı umumînin bozulmasına yol açacak derecede tahribata uğrayan şeâir-i İslâmiyeyi tamir etmek ve yeni yetişen nesillere unutturulan hakaik-ı İlâhiyeyi ve mukaddes kelimeleri tekrar bu milletin hafızasına yerleştirmekle vazifelidir ve bu vazifesini de kendisine has lisanı ile yerine getirmekte, ilim ve irfan hayatımızdan dışlanmış bulunan mefhumları tekrar milletimize kazandırmaya çalışmaktadır. Hangi suretle ve niyetle olursa olsun onun lisanıyla oynamanın, Risale-i Nur’u bu kudsî vazifesinden alıkoymaya teşebbüs mânâsına geleceğini, her vicdan sahibi takdir edecektir.

      8.Bugün geldikleri yeri ve milletimizin gözünde eriştikleri mevkii Risale-i Nur’a borçlu olanlar, Hazret-i Bediüzzaman’ın hatırasına hürmet göstermek hususunda herkesten fazla hassasiyet sahibi olması icap eden kimselerdir. Muazzez Üstadımızın “Ben bile kalem karıştıramıyorum” dediği metinlere müdahale etmek veya ettirmek, kadirşinas insanların velînimetlerine karşı şükran borcunu ödemek için ihtiyar edecekleri bir yol olmasa gerektir. Böyle teşebbüslere tevessül eden, müsamaha gösteren, destek olan veya meyil duyan kimselerin, iç âlemlerinde derin bir muhasebeye girişerek Üstadımızın şu beyanları karşısında kendi nefislerini yoklamaları, herkesten evvel kendi menfaatlerine olacaktır:
      “Bir şey daha kaldı, en tehlikesi odur ki: İçinizde ve ahbabınızda, bu fakir kardeşinize karşı bir kıskançlık damarı bulunmak, en tehlikelidir. Sizlerde mühim ehl-i ilim de var. Ehl-i ilmin bir kısmında, bir enaniyet-i ilmiye bulunur. Kendi mütevazi de olsa, o cihette enaniyetlidir. Çabuk enaniyetini bırakmaz. Kalbi, aklı ne kadar yapışsa da; nefsi, o ilmî enaniyeti cihetinde imtiyaz ister, kendini satmak ister, hattâ yazılan risalelere karşı muaraza ister. Kalbi risaleleri sevdiği ve aklı istihsan ettiği ve yüksek bulduğu halde; nefsi ise, enaniyet-i ilmiyeden gelen kıskançlık cihetinde zımnî bir adavet besler gibi, Sözler’in kıymetlerinin tenzilini arzu eder, tâ ki kendi mahsulât-ı fikriyesi onlara yetişsin, onlar gibi satılsın.”

      9.Muazzez Üstadımızın hizmetinde bulunan talebeleri olarak şu hususun kat’iyetle bilinmesini istiyoruz ki, Risale-i Nur yağmalanacak sahipsiz bir mal değildir; bu eserleri hedef alan her türlü tahrifat teşebbüslerine karşı, biz, Üstadımız tarafımızdan omuzumuza yüklenmiş bulunan vazifeyi, kimsenin hatırına bakmadan ve zerre kadar tereddüt göstermeden yerine getireceğiz. Hangi niyetle olursa olsun böyle teşebbüslere tevessül edenler, bu hareketlerinin Risale-i Nur’a, Müellifine ve talebelerine karşı alenen ve fütursuzca meydan okumak mânâsına geldiğini idrak etmeli, böyle bir meydan okuyuşun nasıl bir âkıbeti dâvet edeceğini düşünmeli ve eğer insaf ve idrak sahibi iseler, derhal yanlışlarından dönerek tövbe etmelidirler.

    • Aziz kardeşim, milyonlarca insan küfürde iken, onları uyandırmaya Kimin gücü, yeterse, hangi sebeple Uyandırırsa, seni de uyandıracak olanda O’dur. Allah’ın rızasını kazanmak için dua et. Kendi nefsinle savaş, neticesini Allah’tan bekle.
      Allah sana, bana, bütün ümmet-i Muhammed (a.s.v.)’a hidayet versin.

  11. öncelikle yaptığınız işe saygı duyuyorum, fakat Risale-i Nur Külliyatında içeriği böyle bir eser yok Lem’alar mecmuasının Adınıda sadeleştirmeliydiniz (Parıltı koyabilirsiniz) çünkü bu kitabın Bediüzzaman Said Nursi hazretlerinin yazdığı Lemalar mecmuası ile alakası yok Kitabın Adı YANLIŞ, Müellifinin Adı YANLIŞ, Bu bir nevi Yalancılık oluyor. (İstiklal Marşını sadeleştirseniz altına M.Akif Ersoy yazamazsınız ve ayrıca sadeleştirmenize kimsede razı olmaz)Bu yanlışı düzeltmenizi rica ediyorum. Üstelik Risale-i Nur’un anlaşılması zor değil Dünyada Kurandan sonra en fazla okunan eser Risale-i Nur.
    İlim ögrenmek isteyen adam biraz caba ve gayret göstermeli.Kolay elde edilen seylerin kıymetini insan tam takdir edemez.Biz Risale-i Nurun hakikatleri için hayatımızı her an feda etmeğe hazırız.
    Risale-i Nur okudukça Okundukça Zevkle ve şevkle daha ziyade okunur.Dili ağır diye okumayanlar ilk imtihanı kaybederler.
    Dili sizin yaptığınız gibi sadeleştirdikden okunacağını zannetmiyorum çok satabilir fakat bu çok okunduğunu göstermez.
    Emeğinizi, gayRetinizi boşa harcamayınız, daha güzel, daha nafi hizmetlerde istihdam etmeğe çalışın.

  12. Sen Risale-i Nurdan Zerre kadar istifade edememissin bilmediğin eser hakkında saçma sapan yorumlar yapma. Meraklıysan biraz oku. Veya Bir dersine katıl internette Yüzlercesi mevcut.

  13. Risale Niye Yazıldı ? Alem-i İslam’ın Aslına Dönmesi İçin Okunması İçin..Okunmadıktan Sonra Ne İşe Yarar Risale…Amma Velakin Şu da var…Risalenin Aslı Korunmalı..Ve Bu Yeni Bir Nesil İle Yapılmalı ..Osmanlıca Bilen Bir Nesil..Bozulmamış Bir Nesil…Cemaatler Uyumayın…Öyle Bir Nesil Gelsin ki…Bilsin Aslını

    • okunmadıktan sonra dediğin eser memleketin en çok okunan eseridir. (kur’an-ı kerim elbette müstesna) bana öyle bir eser söyle ki milyonlarca kişi aynı o eseri onlarca kere okumuş olsun

  14. Selamun Aleyküm Ey iman kardeşlerim,
    Risalelerin sadeleştirilmesine karşı çıkılmasının tek bir sebebi var.
    Risaleleri hangi gurup sadeleştirirse bazı yerleri kendine göre yorumlayabilir, aslının ihtiva ettiği o külli manaya ulaşamayabilir. Hem risaleler Hocaefendi cemaati tarafından sadeleştirilmişti 3-4 yıl kadar önce. Hem de onlar bütün kitapları sadeleştirdiler. Gidin NT mağazalarında hepsi var. Ama ben şimdi nasıl hocaefendi cemaatinin çevirdiği Risaleleri okuyayım. Üstat risalelerde şeytandan ve siyasetten Allah’a sığınırım diyor. Hocaefendi cemaati siyasetin en babasını yapıyor. Yani onlar bu apaçık cümleyi bile bu kadar yanlış anlayıp sadeleştiriyorsa gerisini nasıl sadeleştiriyor, yorumluyor siz düşünün. Yani kim kimin çevirdiği, sadeleştirdiği, yorumladığı kitaba güvenecek. Ha biraz gayretle 1 ayda risaleleri anlayamayanın şaşarım aklına, kimse kimseyi kandırmasın. Burdaki herkese söylüyorum. günde 1 saat yavaş ilerleseniz de 1 ay boyunca risalelerden Küçük Sözler’i okuyun. Anlamamanız imkansızdır. Zamanla anlamanız ziyadeleşir. Bilgiyi en saf olarak güvenilir bir kaynaktan almış olursunuz hiç olmazsa. Başkasının kendi usulünde doğru kabul ettiği bir şeye göre sadeleştirdiği, yorumladığı risaleleri okumaktansa suyu kaynağından içmek en güzelidir. Herkesi Allah’a emanet ediyorum.

  15. üstadın işaretül icaz ile alaklı yazdığı bölüm….

    Evet tashihe muhtaç yerleri vardır, fakat hatt-ı harbde büyük bir ihlas ile, şehidler arasında yazılıp giydirilen o yırtık ibarelerin tebdiline (şehidlerin kan ve elbiselerinin tebdiline cevaz verilmediği gibi) cevaz veremedim ve kalbim razı olmadı.
    İşarat-ül İ’caz ( 9 )
    ..
    YANİ SADELEŞTİRİLEMEZ….

  16. Vazifemiz müsbet hareket etmektir, Mefi hareket değil, Sırf Rıza-i İLahiye göre “hizmet-i İmaniye yapmaktır.” Vazife-i İlahiyeye karışmamaktır.
    Ehl-i İman’ın Nurlara kamyonlarca uçaklarca ihtiyacı varken (Bediüzzaman Hazretlerinin yazdığı Risale-i Nur’dan bahsediyorum) bunca insan karşı çıkıyor. Heyhat!

  17. ahmet vahit kardeşim ağabeyler hizmet i imaniye yapmıyor mu ? Sadeleştirenler ağabeylerden daha mı çok hizmet i imaniye yapıyorlar !!!

    Bediüzzaman’ın hayatta olan 8 talebesinin yaptığı açıklamada eserlerin bu şekilde yayınlanması “tahrifat” olarak nitelendi.(yukarıdaki haberden alıntı.)

    • Aziz kardeşim, beni yanlış anladınız sanırsam, Ben sadeleştirilmesine karşı ses çıkardığımız için bize karşı çıktıklarından çıkışımı yaptım.

  18. KURAN OKUMAZSINIZ, FIKIH OKUMAZSINIZ RİSALE-İ NUR DİYE SİZİN BİLE ANLAMADIĞINIZ KİTABI ÇEVİRİP ÇEVİRİP DURUYORSUNUZ. O KİTAPTAN HERKES BİR ŞEY SÖYLÜYOR HİÇ BİR KİMSENİNKİ DİĞERİNİ TUTMUYOR? BAŞKA BAŞKA RİSALELER Mİ VAR? ÜSTADIN RİSALELERİ DEĞİŞTİRİLDİ Mİ?

    • salih bey yazınız iftiralarla yüklüdür. ne demek kur’an okumazsınız, fıkıh okumazsınız. Risale-i Nur Külliyatında bile kur’an ayetlerinin yüzde kaçı mevcut heralde senin haberin yok. Sen kur’an-ı kerim talebelerini kur’an okumamakla ittiham ediyorsun insafın kurusun.

      • insafı kuruması gereken sensin diyecem ama zaten yokki kurusun edepsizler bir insanın derisini yüzdükten sonraki halidir derken üstad ra.şahsiyetini kaybetmiş kendine nurcu kılıfı giydirmeye çalışan sizler gibi yortular iç kurtları varken üstad ra.tarafından yazılan daha doğrusu allahcc.tarafından yazdırılan risale i nuru sade[LEŞ]tirmek ancak sizin gibilerin işidir

  19. sen kimsin ki buna karar veriyorsun. abilerin dediği gibi densizlik etmeyin.kaç gramlık aklınız va ki üstadın değiştirmediğini siz değiştiriyorsunuz…ene.bu ancak ene işi..

  20. Arkadaşlar hepiniz oyuna geldiniz.gerekli açiklama zaten üstadimizin talebelerinden gelmiştir.onun üzerine lafa gerek yok.zaten risaleler de kendi kendini savunuyor.bu yazilari yazmamiza gerek yok.şu anda bizim bu yazilarimizi görup internetin karşisinda gülmekten kirilan bir ehli dallin var.

  21. saidi kürdinin kitaplarını okudum. zaman kaybı ve tehlikeli, bu kitaplar neden bu kadar abartılıyor. kimse içindeki bazı yanlış söylemleri görmüyormu. ne iş ya

  22. Yukarıda sadeleştirmeyi eleştirenlerin bazıları yayınevleri aracılığıyla başka dillere tercümelerini yaptıklarında, Risale-i Nurların aslını nasıl korudular, aceba!? Üstadımızın orjinalindeki kastını, asıl muhtevayı eynen yansıtabildiler mi? Tabii ki mümkün değil… O halde bu durumda Nurları okuttuk diye yabancılara kendi anlayışlarını okutmadılar mı? Fakat ben öyle düşünmüyorum… Yabancı dile tercüme yapanlar da sadeleştirenler de maslahat düşündüler… İctihad ettiler, gaye, iman hakikatlerinin neşrinde kolaylaştırmak ve müjdelemek… İctihadde isabet varsa iki sevab değilse, bir sevab var… Üstadımızda bu kaideyi bize öğretmiyor mu?

    Ayrıca, yukarıdaki arkadaşa da bir cevabım var… Kuantum fiziğinin geliştirilmesinden sonra henüz ciddi bir felsefe oluşturulmadı. Eğer bu arkadaşımız Risale-i Nurları okusa ve anlayabilseydi bu asrın bilimsel gelişiminin felsefesinin de nasıl yeniden yapıldığını öğrenecekti… Ama ısrar edip anlamaya çalışması gerekir, şartlı bakış açısı insanı kör ettiğinden anlamamsı normal…

    • zaruret halınde başka dile çevirmek olabilir… ama sizin savunduğunuz şey aşşağıda yorumumdada belirttiğim; elmayı soyarsın daha çekiçi ve hoş görünür ilk etapta ama 5 dk sonra kararır.. yapılanda bundan farksızdır. madem üstadımızdan bişiler öğrendiğinizi söylüyorsunuz sadeleştirilmiş halinden mi öğrendiniz yoksa aslından mı?:D ha bide üstadımız eğer şimendifer teyyare gibi kelimelerin anlamını bilmiyorlarsa açsın lügattan bakma zahmetinde bulunsunlar demiştir o zaman bu konuda çalışma yapan abilerimize.. hem üstadımız sizin kadar zeki değilmiş sanırım ileri görüşlü değilmiş sanırım öle bi ihtiyaç olsaydı emin olun o avam diliyle yazardı merak etmeyin onu sizden önce düşünenler olmuştur…üstat gibi… lügata bakma zahmetinde bulunu hem aleminizde ki kelimeler ve mütalaa gücünüz gelişir hemde sıkıntılar sonucu eziyetler sonucu oluşan esere sizin için zahmet çekmiş zatlara saygıda bulunun ve sözlerine kulak verin hem böle yaparak nur camiasını birbirine düşürüyolar vaktiyle demirelin veya türevlerinin yaptıgı gibi bilen bilir..

    • yabancı dillere çevrilmiş risaleler kelimeyetersizliğinden tam telif edilememiştir yinede allah cc. razı olsun almancasını okumuştum holandacasını biraz bukadarı olmuş zaten fazlası olamazda kaldıki inkilaba uğramış tahrip edilmiş şu anki konuştuğumuz lisana hiç çevrilemeyeceği gibi manasıda bozulur zaten manası olamaz olabilecek en son şekliyle bozulmamış haliyle üstad,a zaten yazdırılmış bunu anlamakta zorluk çekiyorum diyenanlamak istemeyip bahane arayanlardır yok cahilmiş yok kuantum fiziğiymiş yok tekelciymiş risalei nurun telif zamanlarıda engel olmak isteyenlerede erzincan depremi istediğimiz gibi yaşarız diyenlerde izmir depremi vesaire cevap vermiştir sade{LEŞ]tirmek isteyenlere cevap nasıl gelecek hak şerleri hayr eyler risale zaten kendi kendini savunmakta bize yalnızca orjinalini okuyup amel etmek bu yolda devam etmek gerekir bunlar yok efendim osmanlıca yok latince yazılmış arapça farsca değiştirelim sade[LEŞ]tirelim anlayamıyorsalar anlamak istemeyip tahrip etmek istediklerinden dolayıdır ebu cehil bile bunların yanında deli kanlıydı peygamber as“ma sen peygambersin ama seni sevmiyorum demişti sinsi sinsi şöyle yapalım böyle yapalım dememişti

  23. Ayni konu icin zamaninda Üstad hazretlerinede gelmişler. Kardaşım demiş.. Eğer öyle birsey yaparsanız altına benim adımı yazmayın… Çünkü risale-i Nur’u sadeleştirince içerdiği zengin mana kaybolur. Belki biraz daha rahat anlaşılıyor gibi gözükebilir ama feyz gider. Risale-i Nur Kur’an’in manevi bir tefsiridir.. Doğrudan doğruya Kur’ana bağlıdır. Bu nedenle orjinali bozmak olmaz. Bencil kafalı düşünüyor deyip tenkit etmek daha çok bencillik olabilir. Dikkatli düşünmek lazım bence… Sonuçta bu bir ilimdir. İnsanlar çalışıp ilimin seviyesine çıkar ilim insanın seviyesine inmesi ilmin izzetine yakışmaz.. Kendi maddi menfaatımız için yüzlerce terimler , kelimeler vs öğreniyoruz. Hatta zararı olan gereksiz milyon tane şey öğreniyoruz.. İs maneviyata gelince kaçıyoruz. Bu tenbellik bizlere yakismaz. Ayrica; mesela meyvelerle dolu bir bahçeye girsek ama çok yuksektekilere elimiz yetişmese, elimizin yetiştiği şimdilik kafi iken, meyveyi bütün bütün terk etmek olmaz.. Risalede aynen onun gibidir. Kaldiki risale-i Nurda bir çok yer rahatlıkla anlaşılabilir.çoğu yerde kelimenin manasını bir kaç cümle sonra verebiliyor mesela.. İlerisi zamanla olacak seyler. Benim sizlerden ricam bu konuyu inş. Aramızda münakaşa konusu yapmayalım. Uhuvveti bozmayalım. Bizi birbirimize düşürmek isteyenler olabilir. Fırsat vermeyelim. Selam ve dua ile..

  24. acaba düşünüyorumda güneşi görürsünüz de inkar edebilir misiniz elbette ki hayır peki güneşin akislerini akan bir derede veya güneşe bir ayna tutun elbette o aynaya güneşin bir yansıması olcaktır lakin aynadaki günes değildir nasıl ki güneşin gitmesiyle aynadaki güneş gider çünkü ayinesidir güneş degil demek ki ayna mutlak değildir bu herkesçe aşikardır yahu risale i nuru bir kaynak olarak nitelendirirsek ki öyledir. risalei nur günes misal verirsek onun sadelestirilmesi ayna misal olmaz mı günes nerede ayna nerede risalei nurun menbaı kaynagı nerede sdelestirilmesi nerede haydi bi hazine bulmak istiyorsanız menbaı madeni arayın cünkü nasılki bir elmasdenize atılır parıltısı su yüzünde gözükür lakin onu bulmak lazım haydi size maden yolu bakmakla mı iktifa edersiniz yoksa onu bulmakla m(tabi timsali aslına sönük kalır)

  25. RİSALELER SADELEŞTİRİLMESİN DİYENLER HAİNDİR AMACINIZ BELLİ ÜSTADI KİMSE ANLAMASIN DİYE YIRTINIYORSUNUZ YAZIK

    • risaleleri anlamayan ancak Hocaefendinin talebeleridir. onlar pırlantalarını okusunlar. pırlanta okuyup sonra nurcuyuz demesinler hocaefendiciyiz deyin. üstadı ve nurları kullanmayın artık (yarım hocaefendici)

      • zümrüt tepeleri sadeleştirin kul hakkı dul hakkı yetim hakkı yiyerek geldiğiniz mevkide fazla konuş mayın patlatırlar 1150 maaş deyip gazete dağıtıcılarının hakkını yemeyin daha fazla detaya inmeyeyim zaman gazetesinden ayrılan dağıtıcılara sorulsa hizmet dediğiniz paraların nereden geldiğini herkes öğrenir ve daha fazlası gülen efendiye gelince çıksın açıklama yapsın taziyeler tebrikler göndereceğine

  26. isteyen istediği gibi okumalı okuyabilmeli bunun içinde gereken özen gösterilmeli.önemli olan okumak okuduğundan anlam çıkarmak anlayabilmek.sadecleştirlmişi olduğu zaman isteyen karşılaştırarak okur. Yabancı dile çevrilirken onların dillerine uygun olarak çeviri yapılıyorda Türkçe ye çevrilirken neden eksik kaldığı düşününülüyor.Okumayan az okuyan bir toplumuz bari anlayabilecek bir dile gelirse az da olsa okumayan kesim de okur.

  27. Risalei nurları sadeleştirmek nedemek ya sadeleştirme gündeme gelmeden milyonlarca kişi okuyup anlıyordu istifade ediyordu… üstadımızın kemikleri sızlıyordur külliyattan size 15 20 sayfalık bu konu hakkında dökünam ulaştırabilirim… hem nasılki günde 40 defa fatihayı arapçasından okuyoruz ve hiç sıkılmıyoruz düşünsenize türkçesini mealini okuyoruz hemen sıkılırdık ve namaz kılarken surenin tek bi onlamına yogunlaşırdık ama şimdi arapçasından okuyarak aklın ışıgında tadili erkanla kıldığımızda ne kadar anlamlar yükleye bildiğimizi düşünün. sonra nasılki bir elmayı soyunca daha güsel gözükür daha çekici gözükür ama aslında 5 dk sonra kararacaktır o elma. işte sadeleştirmede bu kadardır… hikaye kitabından farksız olacaktır okuyan bidaha okuyamıcak terakki edemicek ruhu aç kalacak maddeden sıyrılamayacak ben bu işten razı değilim Rabbimde ustatda hiç kimse razı değildir.. hem şimdiye kadar hangi tevrisi değiştirdiler sadeleştirdiler ki başara bildilermi bunu yapan abileri biliyoruz yediği tokatları biliyoruz yapmayın gözünüzü seveyim. üstadımızın konu hakkında ki söylediklerini biliyoruz yapmayın kurban olayım… bunları yaparak bizi birbirimize düşürüyorlar farkında olalım….

    • VAKTİYLE ÜSTADIMIZA GELMİŞLER “Eğer öyle birsey yaparsanız altına benim adımı yazmayın… ” İFADESİ NEREDE GEÇİYOR, HANGİ RİSALEDE YER ALIYOR, ESERLENDEN Mİ ALINMA YOKSA ABİLERİMİZİN Mİ BEYANLARI? BUNU ÖĞRENEBİLİR MİYİM, LÜTFEN…

      SADELEŞTİRİLMİŞ RİSALE ÇIKARAN KAYNAK YAYIN GRUBUNUN FARKLI ALT YAYIN GRUPLARINDA 4 ÇEŞİT RİSALE YAYINLANIYOR;
      1. TİP: ORJİNAL ŞEKLİYLE YAYINLANANLAR,
      2. TİP: ORJİNAL ŞEKİLDE + DİOPNOTLAR VE REFERANSLAR OLANLAR,
      3. TİP: ORJİNAL ŞEKİLDE + AÇIKLAMALI OLANLAR,
      4. TİP: SADELEŞTİRİLMİŞ

      4. TİP SADELEŞTİRİLMİŞ ESAS ALINIP DİĞER BASKILAR GÖZARDI EDİLİRSE AYIP OLUR, KİMSE ÇATIŞMA MODUNA GİRMESİN, SUKUNET VE SABIRLA ÇALIŞMANIN GAYESİ TAKİP EDİLSİN… ÖNEMLİ OLAN İMAN-KUR’AN ADINA İRŞAD VE TEBLİĞ DEĞİL Mİ?

      • sen kendi cevabını kendin yazmışın şu an 4üncü evrenizi yaşıyorsunuz anladınmı

  28. Bu işi yapan sadece “ene”lerdir. Allah rızası için yapılan bir iş değil… Çünkü üstad bile “bir kelimesini değiştirmeye mezun değiliz” dediği halde bu cümleyi hiç mi okumuyorlar veya nasıl tevil ediyorlar onu bir türlü anlayamıyorum. Bu bir hizmet değil, hezimettir. Sadeleştirilen risaleler dinsizlerin elinde bir senet olarak kalacaktır. Zira unutmayalım ki “Ezanı Türkçe okuyalım herkes anlasın” veya “hutbeyi Türkçe okuyalım herkes anlasın” tarzındaki bid’atların iç yüzünün ne olduğunu üstad beyan ediyor. Daha başka bir söze gerek var mı?

  29. Onlar ne hal ile yazılmış ise, öyle kalması lâzım geliyordu. Sonradan tashih ve tanzim etmeye me’zun değiliz! (Mektubat) Said Nursi (R.A)

  30. RİSALE-İ NURUN SADELEŞTİRİLMESİ ÜZERİNE
    30 küsur senedir bir projenin eseri aslında ve bir çok insanda hayal kırıklığına, kızgınlığa, öfkeye sebep olan bir proje. Bu proje büyük bir camiaya yapılmış olan ve araya nifak tohumu atan bir proje.
    Basiretine ve ferasetine güvendiğimiz insanların bu güveni tam manasıyla karşılayamadıklarını gösteren bir çalışma olmuş. Bunun üstüne birde internet sitelerinde televizyon programların da daha hizmet anlayışını kavrayamamış ihlasın mertebelerini anlayamamış daha boyunun kaç santim olduğunu bilmeyen risale-i nur kültürünü içine sindirememiş talihsizlerin yorumları da içler acısı bir durum.Bu güne kadar yapılan haksızlıklar zulümler içimizi çok yakıyordu aslında yakıyordu da bu kadar değil.Biz kardeş olarak gördüğümüz her platformda destekçisi olmaya çalıştığımız kendileriyle çelişkiye düştükleri anlarda bile bu çelişkiyi ortadan kaldırmaya çalıştığımız bir camia tarafından bu hazmedilmeyecek hareket bizi hem derinden sarstı hem de bu nifak tohumu atan projenin hizmeti ne kadar kavradıklarını ağabeylere olan bakış açılarını risale-i nuru nasıl anladıklarını göstermesi açısından iyi oldu.yıllarca bu hizmet için mahkeme mahkeme sürülen,işkencelere göğüs geren kağıt bulamadıkları için ve gardiyanların tepkisini çekmemek için parça parça yazılıp birleştiren eserleri insafsızcasına tahrip eden bu anlayış ne hazmedilebilir nede normal karşılanılabilir.Mesleklerinden,ailelerinden,makamlarından hatta hayatlarından vazgeçen insanlar yapılan hakaretler kaldırılamayacak laflarda işin cabası.
    Bu işe kılıf uydurmak için hayatını bu davaya vakfetmiş olan ve bazıları da bizzat ÜSTADIN rahleyi tedrisinden geçmiş olan insanlara canavarcasına saldırmayı inşallah bir kültür haline getirmezler ve hemen bu yanlıştan döneceklerini temenni ederim.
    Kuranın ışığında Üstadı hazretlerinin deyimiyle karşımızda olan müthiş bir yangını söndürmeye koşarken itfaiye araçlarının hortumlarını kısaltmak yada itfaiye araçlarına ateşle yaklaşmak hatta itfaiye araçlarını yakmaya çalışmakta ne oluyor. Hani davamız ilayı kelimetullahtı küçük çıkarlar uğruna geçici hevesler hesabına yapılan bu gaddarca çalışmanın devamının gelmemesi tek temennimizdi ama aldığımız son bilgilere göre bu çalışmanın risalenin omurgasını oluşturan eserlerde yapıldığıdır. İlim ve irfanlarıyla tanınan risale-i nuru onlarca defa yazıp okuyanlara böyle insafsızcasına ve çirkin saldırılar içe sindirilmeyecek derecede.
    DİLERİM ALLAHTAN BU YANLIŞTAN BİR AN ÖNCE DÖNERLER YA DA ÜSTAD HAZRETLERİNİN DEYİMİYLE ALTINA KENDİ İMZALARINI ATIP ÖYLE YAYIMLARLAR!!!!!!!!!!!!!……………..!!!!!!!!!!

  31. bismillah mustafa kardeşim veya ağabeyim cevabı yazmış mektubat adlı esrden daha fazla yoruma gerek kalmıyor son nokta sade[LEŞ]tirmeye karşı olanlar daha fazla yorum yapmasın. istedikleride bu sadakallahulazim.

  32. SADELEŞİRSE BAZILARININ TEKELİNDEN ÇIKAR DİYE KORKUYORLAR. BIRAKIN YA KURAN MEALİ BİLE SADELEŞİYOR RİSALE-İ NUR DA NE OLUYOR. CAHİL CAHİL OLMAYIN

  33. Dünyanın her diline çevrilen risaleler vesilesiyle birçok insan müslüman oluyor ancak kendi memleketinde anlaşılamıyor.
    Orjinali bozulmasın diyenler Dipnot lügat yerleştireceğine parantez içi de yapabililirler ne farkeder. orjinalliği de bozulmaz. Risale-i nurlar delillerle ispata dayanır. Anlaşılmadığında ise sadece içinde geçen isim kadar zikir olacaktır.
    20 yıl derse katılıp hala risaleleri anlatamayan insanlar az değil. 70 kere hatmedip ne anladığını anlatamayanlarda az değil. Raflarda sadeleşmiş de olsun orjinali de bence.

    • sayın ömer kardeşim ahir zaman deccaline yaveri diyorki paşam bu kuran denilen kitabı bu halka yasaklamadıkça ve diğer osmalıca yazılmlş islami eserleri başta risale i nuru biz muvaffak olamayız o da diyorki biz bunları yasaklarsak halk bizim kafamızı koparır, yaveri soruyor ne yapıcaz o zaman, cevap olarak harf inkılabı diyor sizde aynen bunu desteklemiş oluyorsunuz kaldıki bir insanın istidadı almıyorsa 20değil40yılda okusa nafile bari tahrip etme veya ben bunu anladım ve bu kitabı yazdım de ama bu risalenin anlamı budur deme benım anladığım bukadar de benim mesleğim haktır demeğe hakkın var ama sadece benim mesleğim haktır demeğe hakkın yoktur yoksa bu iş başka boyutlara varır risale i nur en cani kişileri canavardan daha beterlerini ıslah etmiştir bozarlarsa onlarda daha misline rastlanmamış şekilde tepki verirler bu işin sonu sadeleştirenler için buraya varır allah cc. korusun vesselam

      • bazı geri kafalilar üstadın birinci kuşak talebelerinden daha iyi biliyorlar galiba. Risale-i sadeleştirmek gayretinde olanlara sesleniyorum. Gelecek belalardan 1. Dereceden sorumlusunuz.yediğiniz tokatlar size yeter. Kendinize gelin.

  34. Risale i nur sadeleştirilemez . üstad bediülzaman bile talebelerine kalem karıştırmayın demişken . ve risalelerli ben yazmadım bana yazdırıldı diyorken Ben bile kalem karıştırmıyorum diorken kime düşer sadeleştirmek . anlaşılmıo diiyorsunuz ama bunu bütün dünya okuyor .
    ve siz bunu sadeleştilerek üstad’a risaleye saygısızlık yapıorsunuz . onu sadeleştireilerek sıradan bi kitapmı yapcaksınız ! Geldikleri mevkileri risalelere borclu olanlar böle bi saygısızlık yapmaz diye düşünüorum …

  35. şunu ifade etmek istiyorum bir gün fetullah gülende sadeleştirmek istiyor ve ÜSTADIMIZIN TALEBESİ BAYRAM YÜKSEL abi ona telefon açar eğer böyle bir şey yaparsan bütün vakıfları toplar sana beddua ederim der.SADELEŞTİRİLEMEZ AHMAKLAR

  36. MÜKEMMEL BİR ÇALIŞMA. NE KADAR YOBAZ VAR ANLIYORUM İŞTE. HEM DİNDARLAR HEM LAİKLER BU ÜLKEDE FARKEDEN BİRŞEY YOK. HERKESİN BİR TABUSU VAR VE YIKILMIYOR.KARDEŞİM ANLAŞILMAYAN BİRŞEYİN NE HAYRI OLABİLİR. NEYMİŞ 3 KERE OKUNUP SONRA ANLAŞILACAKMIŞ. HAYATINDA KAÇ KİTAP OKUYOR BU MİLLET Kİ ANLAMADIĞI KİTABI OKUSUN DEFALARCA.ORJİNALİ YADA ASLI DURUYOR İSTEYEN ORDAN OKUSUN.BEN SU DERİM SEN GİT MÜVELLÜDÜL-MA DE

    • aslında sana yüz yüze cevap vermek isterdim ama kurtuluş harbinden sonra bir bozulmuş tc vatandaşı var birde bozulmamış seninki bozulmuş olanıda ama fransızmı ingilizmi yunanmı rusmu italyanmı ? ben söyleyeyim sade{leş}tirilmiş olarak hepsi bir dahakine yazılarına dikkat et yobaz veya çağdaş dediğin kişilere

      • Kuran-ı Kerim’in bir mucizesi de, onun bıkılmadan defalarca okunması her okunmasından sonra yeni feyizler alınması, yeniden okunma ihtiyacı hissettirmesi, okundukça daha çok tad alınmasıdır. Hele de dilini dahi tam bilmediğiniz bir kitaptan bu derece lezzet ve zevk alarak defalarca okumamız, onun mucizesidir. Sıradan bir kitabı 3 kereden fazla okuyamazsınız. Dayak atsalar 5 kez okuyamazsınız. Hele dilini bilmediğiniz 600 sayfa bir kitabı kitabı sopa zoruyla bitiremezsiniz. Böyleyken Kuranı insanlar zor olmadan, serbest iradeleriyle hem de büyük bir aşk ve arzuyla bıkmadan hava alır su içer gibi okumaları nedendir. Bu duum İncil’de yoktur ya da Tevrat’da. Papazlar İncil’i belki öğrenmek için ders kitabı gibi çalışır ancak ancak bizim lezzetimiz onlar yaşamaz.
        Kardeşlerim, Risalei nur Kuran’ın hakiki bir tefsiridir. bu sebeple Kuran’ın bu mucizesi güneşin ışığının cama aksetmesi gibi hakiki tefsirine de sanki nüfuz etmiş(tabirim yanlış ise Allah affetsin). Risaleler de bıkılıp usanmadan defalarca, istekle su gibi ekmek gibi ihtiyaçla okunuyor. Ancak Almanca veya başka dillere çevrildiğinde bu kermaet kayboluyor. Aynı tat kalmıyor. Elhamdülillah kelimesi Allahuekber kelimesi karşılıkları insan ruhunda aynı etkiyi bırakmıyor. Nuru güncel Tükçeye çevirenlerin kusuru büyüktür. Hatta bence ezanı türkçeye çevirmek kadar ağırdır. Elbette niyetleri halis olabilir. Kendileri de halis insanlar olabilir. Ancak üstadın tabiri ile risaleler türkçeye imam olacak derken pragmatik nedenlerele bunun yapılması inşallah şiddetli bir tokat yemelerine sebep olmaz.

  37. Üstad sadeleştirilmesin dediyse boş dememiş. Risale-i nur da ifade edilen bir anlam var: Günde almanca fransızcadan dünya hayatımız için o kadar kelime öğrenirken, islamiyet için risale-i nuru anlamaya çalışmamak, olmaz.

  38. Hergün almanca fransızcadan kelimeler öğrenirken, Cenab-ı hakk ı tefekkür etmek için okuduğumuz eseri anlamak için çaba harcamamak hoş değil arkadaşlar..

  39. ÜSTAD BEDÜÜZZAMAN HAZRETLERİ BEN BİR HARFİN YERİNİ BİLE DEĞİŞTİREMEM BUNA YETKİM YOK DERKEN SİZ BİR ÇOK HARFİN ANLAMINI DEĞİŞTİRİYORSUNUZ İNŞALLAH ÇOK DÜŞÜNMÜŞSÜNÜZDÜR…

  40. Başta Üstadın ve talebelerinin ve daha sonra Ahmet Akgündüz ağabey gibilerin açıklamalarını yeterli görüyorum. Hayatlarını insanlara Risale-i Nur’u ulaştırmaya adamış başta Üstad ve talebelerinin razı olmadığı bu meselelerde ısrar edenler kendilerini her ne cihetten savunursa savunsun yerden göğe kadar haksızdırlar.
    Vesselam…..

  41. Risale-i Nur bir orjinaldir. Sadelestirmek isteyen lütfen kendi ismi altinda yapsin, ismine Lem’alar yada Risale-i Nur demesin! O zaman sakincasi yok, dediginiz dogru olur, isteyen isteyeni okuyabilir. Fakat kitabini müellifi ve varis tayin ettigi kisiler bunu yasaklamisken, o isim altinda yayinlamak, hukuka tecavüzdür, bundan hizmet cikmaz, ancak bela cikar. Kuran-i Kerimin benzetmesini yapan düsüncesiz kardeslerime farki anlatayim.

    Kuran-i Kerimin meali yapildi evet. Tercüme edilmesin de demiyoruz zaten. Lakin, Kuran-i Kerimin “Anlasilmasi zor” diye, arapcadan sadelestirilmis ve “Kuran-i Kerim” ismi altinda yayinlanmis, alcakca bir proje mevcutmu? Lütfen insaf, Hakkimizi sadelestirenlere helal etmiyecegiz, ve beddualar ile ugurliyacagiz.

    Kemal Kaya

  42. Bu Nur’lar osmanlıca harflerle 4.(ilkokul) sınıf öğrencilerine okutuluyor ve bu çocuklar bu nurları anladığını söylüyor. anlamıyoruz diyenler ya okula gitmemişler yada anlamak istemeyenlerdir. en basit okul dersini bile dikkatlice okumadan anlamak mümkün değilse ilmi imanı veren nurları maç haberleri gibi okuyup anlamak isteyene şaşmak lazım.

enesmesih için bir cevap yazın Cevabı iptal et